Şenlik Misali

Hayat çok tatsız geldiği için mi çaya şeker ekliyoruz? Peki çok lanet okumaktan boğazımız kuruduğu için mi çay içiyoruz? Peki tat alamadığımız için mi lanet okuyoruz? Sahi neden kimse mutlu değil artık? Neden IPhone’lara , Casper’lara , Piere Cardin’lere ihtiyaç duyuyoruz mutlu olmak için? Bir dostla içilen şekersiz, demli bir çayın , tadında bir muhabbetin , eski bir kitabın verdiği zevki gözümüzden kaçırıyoruz hep. Bırakın çayı içtiğimiz suyla bile mutlu olmak mümkünken neden hep paraya vuruyoruz mutluluğumuzu? Aslında hiçbirimiz böyle büyümedik. Ne biz yeniler ne de siz eskiler… Allah aşkına söyleyin hangi masalda anlatıyorlar milyarlar kazanmamız gerektiğini? Misal Pamuk Prenses hiç iş çevirdi mi 7 cücenin arkasından? Veyahut Külkedisi saygıda kusur etti mi üvey annesinin tüm eziyetlerine rağmen?  Peki ya Alice hiç hayal kurmayı bıraktı mı 3-5 test sorusu fazla çözmek için? Ah ah biz hep masalların kötü kahramanlarını örnek aldık. Başkalarının mutluluklarına çomak soktuk hep. Biz başkasına bulaşmasak, onlar bize bulaştı. Ancak söyleyin bana büyükler çok mu zor birbirimizi sevmek? Çok mu uzağız artık soba başında kestane pişirilen günlere? Peki çok mu imkansız bize laptoplardan masal okuyan dedeler? Duvarlara resim çizmek çok mu ayıp amcalar? Sokakta koşup oynadığımız için çok acıktığımız dan sizden önce sofraya kurulmamız neden yasak?

Ve siz söyleyin bilmiş küçükler … Ayıp mı dedelerin bizim içine düşüp kafamızı kaldırmadığımız İnternet alemini merak etmeleri? Tatlı tatlı çekişmemiz çok mu zor?

Ben istiyorum ki ne siz bizi kırın, ne biz sizi. Azıcık sevsek birbirimizi, ah bir de dinlesek… Bizden iyisi olmaz o zaman. Eskiler eskinin tadını, yeniler yeninin tadını katsa çayda ki şekeri yine lüzum görür müyüz? Romanlardan, şiirlerden taşar o zaman mutluluğumuz, denizdeki dalgalar kadar çok olur huzurumuz. Ellerini ballı süt bardaklarıyla ısıtır küçükler ve büyükler enva i çeşit çay içerler. Masal anlatırlar, askerlik anılarını ve hatta ilk sevdalarını anlatırlar. Koltuklarda dizi izlerken değil, muhabbeti sıcaklığıyla içimiz ısınırken uyuya kalırız belki de . O zaman kim ihtiyaç duyar popüler kültür yalanlarına.Yedi tepe İstanbul’umuz varken pembe dizileri, Hababam sınıfı varken Görevimiz Tehlike’yi izler miyiz yine? Cem Karaca, Tanju Okan dinleyen çocuklar kanar mı iki günlük abuk sabuk aşkı anlatan filmlere? Keloğlan ve Uyuyan Güzel’i dinlediysek uyumadan önce hangi çizgi film verir rüyalarımıza  akseden o masalların tadını? Eski bir kitabın kapağını aşındırırsak gerek kalır mı o kitabın filmine? Ah bir anlasak değerimizi, bir sevsek birbirimizi. Bir otursak diz dize… Siz o zaman görün şenliği…